Asimilasyondan Tanınmaya Uluslararası Alanda Azınlık Sorunları ve Avrupa Yaklaşımı

Stok Kodu:
9799758784409
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
343
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2006
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
27,78
9799758784409
381969
Asimilasyondan Tanınmaya
Asimilasyondan Tanınmaya Uluslararası Alanda Azınlık Sorunları ve Avrupa Yaklaşımı
27.78

Bu kitap Türkiye'de fazla tartışılmayan, ama uluslararası alanda özellikle de Avrupa'da çok önemli bir sorun olarak görülen azınlıklar konusunu ele almaktadır. Bu konu aslında ulus-devletlerin ortaya çıktığı 17. yüzyıldan beri hep önemli bir gündem maddesiydi. Doğu Blokunun çöküşüyle birlikte azınlıklar yine önemli bir uluslararası sorun haline geldi. Ama bu sefer sadece basit bir istikrarsızlık unsuru veya dış politika aracı olarak değil, aynı zamanda ulus-devletin geleceğini de ilgilendiren bir konu olarak tartışılmaya başlandı. Acaba eskiden irredentist politikaların veya içişlerine karışmanın aracı olan azınlıklar, şimdi ulus-devletlerin dış dinamiklerle dönüştürülmesinin bir aracı mıydı? Öyleyse, bu gerçekleştirilirken azınlıkların devletleri bölünmesinin önüne nasıl geçilebilirdi? Bu sorunlar sorunu en canlı biçimde tüm boyutlarıyla yaşayan ve eşzamanlı olarak ulusüstü yapılanmaya giden Avrupa'da azınlıkları tanıma-koruma-teşvik etme yelpazesi içinde bir yaklaşım benimsenmesine yol açtı. Bunu ulus-devlete karşı ulusaltı (azınlık) ve ulusüstü (AB) birimler arasında bir ittifak olarak algılayan ve ulus-devletin kurgusal yapısından vazgeçmek istemeyen kimi devletler bu yaklaşımın dışında kalmaya çabaladılar, ama asimilasyon politikalarının başarısızlığı, ulusüstü yapılanmanın cazibesi, insan haklarının gücü ve demokrasinin gereği olarak onlar da bir biçimde azınlıklarını tanıma/koruma eğilimi içine girdiler.

Bu kitap Türkiye'de fazla tartışılmayan, ama uluslararası alanda özellikle de Avrupa'da çok önemli bir sorun olarak görülen azınlıklar konusunu ele almaktadır. Bu konu aslında ulus-devletlerin ortaya çıktığı 17. yüzyıldan beri hep önemli bir gündem maddesiydi. Doğu Blokunun çöküşüyle birlikte azınlıklar yine önemli bir uluslararası sorun haline geldi. Ama bu sefer sadece basit bir istikrarsızlık unsuru veya dış politika aracı olarak değil, aynı zamanda ulus-devletin geleceğini de ilgilendiren bir konu olarak tartışılmaya başlandı. Acaba eskiden irredentist politikaların veya içişlerine karışmanın aracı olan azınlıklar, şimdi ulus-devletlerin dış dinamiklerle dönüştürülmesinin bir aracı mıydı? Öyleyse, bu gerçekleştirilirken azınlıkların devletleri bölünmesinin önüne nasıl geçilebilirdi? Bu sorunlar sorunu en canlı biçimde tüm boyutlarıyla yaşayan ve eşzamanlı olarak ulusüstü yapılanmaya giden Avrupa'da azınlıkları tanıma-koruma-teşvik etme yelpazesi içinde bir yaklaşım benimsenmesine yol açtı. Bunu ulus-devlete karşı ulusaltı (azınlık) ve ulusüstü (AB) birimler arasında bir ittifak olarak algılayan ve ulus-devletin kurgusal yapısından vazgeçmek istemeyen kimi devletler bu yaklaşımın dışında kalmaya çabaladılar, ama asimilasyon politikalarının başarısızlığı, ulusüstü yapılanmanın cazibesi, insan haklarının gücü ve demokrasinin gereği olarak onlar da bir biçimde azınlıklarını tanıma/koruma eğilimi içine girdiler.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat