Sepetim (0) Toplam: 0,00
%20
Kurumuş Nehrin Yatağında Uğur Erkman

Kurumuş Nehrin Yatağında

Liste Fiyatı : 16,67
İndirimli Fiyat : 13,34
Kazancınız : 3,33
9789755396279
455308
Kurumuş Nehrin Yatağında
Kurumuş Nehrin Yatağında
13.34

Sonradan çok sonradan dede musa ferhat ve diğerleri hayatımdan geçip gittiklerinde ve her şey olup bittiğinde yani hep düşündüm o sonbahar sabahının kırık pencereden giren defne kokulu esintisinde ölümün saklandığı içime mi doğmuştu ki kalkıp gittim diye..

12 Eylül darbesinin çalkantısının sürdüğü zamanlar. Suriye'ye geçmek için sığındıkları, nehrin kenarındaki köhne kulübede gelecek tekneyi bekleyen iki devrimci militan. Onları ihbar eden bir muhbir. Yıllar sonra intikam için çıkıp gelen bir kiralık katil ve sürüp giden bir kovalamaca..

Antakya'da başlayıp geniş bir coğrafyaya, 80'lerden günümüze kadar geniş bir zamana yayılan, mekânlar ve zamanlar arasında gidip gelen, dönemin gerçekçi bir tablosunu çizen, hem çok iyi kurgulanmış, hem de çok iyi anlatılmış sürükleyici bir hikâye. Geçip giden zamanın hüznünü, ölen arkadaşların acısını, gençlik yıllarında ülke dışına kaçan, boşlukta kalıp başka hayatlara savrulan siyasi mültecilerin dramını ve ihanetin bilinmezliğini gözler önüne seren Kurumuş Nehrin Yatağında siyasi polisiyelerin güzel bir örneği.

Yüzüme dik dik bakarak dedi ki dostuna ihanet edebilirsin ülkene ihanet edebilirsin ilkelerine düşüncelerine aşkına ihanet edebilirsin ve kısılmış gözleriyle yüzüme bakmayı sürdürürken ancak dedi şimdi ya da bir zamanlar sevmiş olduklarına ihanet etmişsen ve nefret ettiklerin için sevdiklerine ihanet etmişsen o zaman belki ihanet etmek için ihanet etmiş de olabilirsin evet bunların hepsi insanoğlu içindir ama bazen aklından geçmese de yürüdüğün yol çatallaşınca ki en kötüsü budur istemeden de ihanet etmiş olabilirsin diye yüzüme şimdi artık acıyarak baktı ve dedi ki işte gördün mü nereye kadar gidebildiğini sırtına yığılmış şu ihanet yüküyle ve gördün mü işte o yaşamaya değmez dünyandan kurtulmak uğruna geçtiğin çöllerin ne ıssız aştığın sınırların ne derin yürüdüğün köprülerin ne uzun olduğunu ve çaresizce anladın işte geri dönüş olmadığını o sınırları aşınca bir kez ve uzandın o kurumuş nehrin yatağına utançtan kızarmış yüzünle..

Kapat