Sesimi Duyan Var mı?

Stok Kodu:
9786050695601
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
128
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
26,00
9786050695601
709160
Sesimi Duyan Var mı?
Sesimi Duyan Var mı?
26.00

“Dışarıdaki dünyayı arkada bırakıp, birilerini rahatsız etmekten kaçarcasına ürkek, içeri girdim. Dışarıda hava sisliydi, içerideyse canlı ama hüzünlü. Aslında ikisinde de yitik hayatlar vardı, ama içeridekiler en azından yitirdiklerinin arkasındanağlayacak kadar insandılar.”

17 Ağustos 1999 tarihinde gece saat 03.02'de yer yerinden ayrılıyordu resmen. 45 saniye değil, 45 saat, 45 gün, 45 yıl, neye sayarsanız nasıl sayarsanız sayın o kadar uzun, o kadar yerin dibinden geliyordu sarsıntı. Uğultular eşliğinde oradan oraya savuruyordu binaları, yapabileceğimiz tek şey kaçışmak, bağrışmak, ne yapacağını bilmeden oradan oraya koşturmaktı. Depremden sonra her şeyini kaybetmiş birisiydim artık. Evimi, dükkânımı, bacaklarımı…

Ama bu insanların bakış açısıydı tabiri caizse, hayat devam ediyordu ve ben umudumu yitirmemeyi, isyan etmemeyi, sevmeyi, sevilmeyi, kazanmayı, kaybetmeyi, araştırmayı, öğrenmeyi, gülmeyi kısacası yaşamayı hiçbir zaman bırakmadım. Bugün, farklı zaman dilimlerinde yazılmış bu öyküleri okuyorsanız, kelimeler dokunuyorsa yüreğinize, bu her ne olursa olsun yaşadığımı görmem ve ona sıkı sıkıya tutunmam sayesindedir. Hayattaki güzellikleri görmek için yalnızca iyi bir hayat yaşamamız gerekmiyor…

“Dışarıdaki dünyayı arkada bırakıp, birilerini rahatsız etmekten kaçarcasına ürkek, içeri girdim. Dışarıda hava sisliydi, içerideyse canlı ama hüzünlü. Aslında ikisinde de yitik hayatlar vardı, ama içeridekiler en azından yitirdiklerinin arkasındanağlayacak kadar insandılar.”

17 Ağustos 1999 tarihinde gece saat 03.02'de yer yerinden ayrılıyordu resmen. 45 saniye değil, 45 saat, 45 gün, 45 yıl, neye sayarsanız nasıl sayarsanız sayın o kadar uzun, o kadar yerin dibinden geliyordu sarsıntı. Uğultular eşliğinde oradan oraya savuruyordu binaları, yapabileceğimiz tek şey kaçışmak, bağrışmak, ne yapacağını bilmeden oradan oraya koşturmaktı. Depremden sonra her şeyini kaybetmiş birisiydim artık. Evimi, dükkânımı, bacaklarımı…

Ama bu insanların bakış açısıydı tabiri caizse, hayat devam ediyordu ve ben umudumu yitirmemeyi, isyan etmemeyi, sevmeyi, sevilmeyi, kazanmayı, kaybetmeyi, araştırmayı, öğrenmeyi, gülmeyi kısacası yaşamayı hiçbir zaman bırakmadım. Bugün, farklı zaman dilimlerinde yazılmış bu öyküleri okuyorsanız, kelimeler dokunuyorsa yüreğinize, bu her ne olursa olsun yaşadığımı görmem ve ona sıkı sıkıya tutunmam sayesindedir. Hayattaki güzellikleri görmek için yalnızca iyi bir hayat yaşamamız gerekmiyor…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat