Betim Ajanda 2020

Stok Kodu:
9786058230880
%10 indirimli
20,00
18,00
9786058230880
681094
Betim Ajanda 2020
Betim Ajanda 2020
18.00

Bu editöryal yazıyı yazmak için masaya oturduğumda, yapay zekanın bu işi yapıp yapamayacağını düşündüm, çok karmaşık işleri şimdiden yapan yapay zeka, böyle bir yazıyı da benim önceden yazdıklarıma bakar, uzun cümleler kurup sonra onu nasıl böleceğimi düşünürken bana yardımcı olur, sevdiğim kelimeleri sayarak bulur, devrik cümle kurmayı sevdiğimi fark eder ve onları yazının içine serpiştirir. Onun için zor olmasa gerek, bu yazıyı onun yazabileceği zamanlarda olsaydım -muhtemelen mümkün ama henüz günlük kullanıma girmedi- yazmak için masaya oturmayacaktım. Bilirsiniz zihinsel süreçleri başlatmak için masayla kaynaşmak zor iştir, masaya oturma eyleminin yerine bir programı başlatmak daha kolay olurdu. “Oh ne güzel yazdı, zaten ben de bunu yazardım” derdim herhalde. O halde ilk öngörü; yapay zeka bizi tembelleştirecek, kendi elimizle iktidarı ona vereceğiz, biz verdikçe o doymayacak, o beslendikçe biz daha küçüleceğiz. Hadi canım belki de tersi.

Bugünlerde hararetli konularımız sadece yapay zekayla sınırlı değil; laboratuvar ortamında gerçekleşen üremeden CRISPR bebeklerine, yapay organlardan yapay uzuvlara, kök hücrenin vaat ettikleri ve de transhümanizmin ölümsüzlük arayışı hayal dünyalarımızı şekillendirmekle kalmadı, yaşamlarımızda yerlerini almaya başladı bile...

Evet, her yıl yayınladığımız BETİM ajandasını bu yıl yeni teknolojilere ayırdık, yukarıdaki ilk paragrafı da bundan 10 yıl -belki 5- sonra okuyanlara malzeme olması için yazdım, belki komik/saçma bulunacak belki de baya tutturmuş diyecek birileri. Artık geleceği öngörmek baya zor, internet yok iken onun nasıl bir şey olduğunu hayal edemezdik, birden internet geldi ve her şey oldu, gene bir şey gelecek ve her şey olacak, biz, bugün hiç koku almamış birinin kokunun ne olduğunu anlayamayacağı gibi gelecekte olacakları da bugünden anlayamıyoruz.

“Ah yazık neler konuşmuşlar” sözlerinin muhatabı bizleriz. Efendim, ajandanıza bugünlere ait her şeyi yazınız, ilerde okuyanlar daha çok şaşırsın, lütfen her şeyi yazınız.

Hımm, sevgi n'olacak? Bilmiyorum. O halde, sevgiyle kalın, onu kaybetmeyin desem de, muhtemelen... Yıl 2020, hala sevgi var, hey 2040 size acıyalım mı? Yoksa siz mi bize acırsınız?

Neyse, sevgiyle kalınız, şimdilik!

Bu editöryal yazıyı yazmak için masaya oturduğumda, yapay zekanın bu işi yapıp yapamayacağını düşündüm, çok karmaşık işleri şimdiden yapan yapay zeka, böyle bir yazıyı da benim önceden yazdıklarıma bakar, uzun cümleler kurup sonra onu nasıl böleceğimi düşünürken bana yardımcı olur, sevdiğim kelimeleri sayarak bulur, devrik cümle kurmayı sevdiğimi fark eder ve onları yazının içine serpiştirir. Onun için zor olmasa gerek, bu yazıyı onun yazabileceği zamanlarda olsaydım -muhtemelen mümkün ama henüz günlük kullanıma girmedi- yazmak için masaya oturmayacaktım. Bilirsiniz zihinsel süreçleri başlatmak için masayla kaynaşmak zor iştir, masaya oturma eyleminin yerine bir programı başlatmak daha kolay olurdu. “Oh ne güzel yazdı, zaten ben de bunu yazardım” derdim herhalde. O halde ilk öngörü; yapay zeka bizi tembelleştirecek, kendi elimizle iktidarı ona vereceğiz, biz verdikçe o doymayacak, o beslendikçe biz daha küçüleceğiz. Hadi canım belki de tersi.

Bugünlerde hararetli konularımız sadece yapay zekayla sınırlı değil; laboratuvar ortamında gerçekleşen üremeden CRISPR bebeklerine, yapay organlardan yapay uzuvlara, kök hücrenin vaat ettikleri ve de transhümanizmin ölümsüzlük arayışı hayal dünyalarımızı şekillendirmekle kalmadı, yaşamlarımızda yerlerini almaya başladı bile...

Evet, her yıl yayınladığımız BETİM ajandasını bu yıl yeni teknolojilere ayırdık, yukarıdaki ilk paragrafı da bundan 10 yıl -belki 5- sonra okuyanlara malzeme olması için yazdım, belki komik/saçma bulunacak belki de baya tutturmuş diyecek birileri. Artık geleceği öngörmek baya zor, internet yok iken onun nasıl bir şey olduğunu hayal edemezdik, birden internet geldi ve her şey oldu, gene bir şey gelecek ve her şey olacak, biz, bugün hiç koku almamış birinin kokunun ne olduğunu anlayamayacağı gibi gelecekte olacakları da bugünden anlayamıyoruz.

“Ah yazık neler konuşmuşlar” sözlerinin muhatabı bizleriz. Efendim, ajandanıza bugünlere ait her şeyi yazınız, ilerde okuyanlar daha çok şaşırsın, lütfen her şeyi yazınız.

Hımm, sevgi n'olacak? Bilmiyorum. O halde, sevgiyle kalın, onu kaybetmeyin desem de, muhtemelen... Yıl 2020, hala sevgi var, hey 2040 size acıyalım mı? Yoksa siz mi bize acırsınız?

Neyse, sevgiyle kalınız, şimdilik!

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat