Amerikan Başkanlığı Cumhuriyetten İmparatorluğa

Stok Kodu:
9789944769273
Boyut:
14.50x21.50
Sayfa Sayısı:
206
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2008
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
19,00
9789944769273
594312
Amerikan Başkanlığı
Amerikan Başkanlığı Cumhuriyetten İmparatorluğa
19.00

Amerika bugün tartışılmaz dünyanın en güçlü devletidir. ABD'yi küresel düzeyde etkili kılan temel faktör ise yalnızca sahip olduğu devasa askeri ve siyasi gücü değildir. Avrupa'dan Afrika'ya yerkürenin farklı bölgelerinde yaşayan insanlar için Amerika'yı esas çekici kılan şey, bu ülke halkının sahip olduğu özgürlük, güvenlik ve refaha kavuşma arzusudur. Amerikan devrimine önderlik eden ve 1787'de bugünkü Anayasayı yapan Amerikan kurucu babaları olan Madison ve Jefferson gibi liderler tam da bunu amaçlamışlardır. Onlar için Amerika, yeryüzündeki tüm insanlık için her zaman özgürlüğün son sığınağı olarak kalmalıydı. Tam da bu nedenle Amerikan Anayasası Kuvvetler Ayrılığı prensibi üzerine kurulmuş; yasama, yürütme ve yargı güçleri arasında bir fren ve denge mekanizması oluşturularak bireysel özgürlükler garanti altına alınmaya çalışılmıştır. Ancak Soğuk Savaş döneminde zamanla bir ulusal güvenlik devletine dönüşen ABD'de, dış politikadaki belirleyici gücü ve etkisi giderek artan Başkanın (yürütme gücü) sistem içindeki rolü de artırmıştır. 11 Eylül sonrasında ise terörle mücade adına dışa karşı adeta bir imparatorluk siyaseti izleyen ABD, içeride ise denetlenemeyen emperyal bir başkanlık kurumunun yükselişine şahit olmuştur. Bush yönetimi daha önceki Başkanların ancak istisnai durumlarda kullandıkları yetkileri 11 Eylül sonrasında Anayasal çerçevenin dışına çıkarak rutinleştirmiştir. Bu nedenle Bush'un Başkanlığında Amerika'da Kuvvetler Ayrılığı sistemi ağır bir yara almış, devlet organları arasındaki kritik denge tekrar kurulması zor bir şekilde bozulmuştur...

Amerika bugün tartışılmaz dünyanın en güçlü devletidir. ABD'yi küresel düzeyde etkili kılan temel faktör ise yalnızca sahip olduğu devasa askeri ve siyasi gücü değildir. Avrupa'dan Afrika'ya yerkürenin farklı bölgelerinde yaşayan insanlar için Amerika'yı esas çekici kılan şey, bu ülke halkının sahip olduğu özgürlük, güvenlik ve refaha kavuşma arzusudur. Amerikan devrimine önderlik eden ve 1787'de bugünkü Anayasayı yapan Amerikan kurucu babaları olan Madison ve Jefferson gibi liderler tam da bunu amaçlamışlardır. Onlar için Amerika, yeryüzündeki tüm insanlık için her zaman özgürlüğün son sığınağı olarak kalmalıydı. Tam da bu nedenle Amerikan Anayasası Kuvvetler Ayrılığı prensibi üzerine kurulmuş; yasama, yürütme ve yargı güçleri arasında bir fren ve denge mekanizması oluşturularak bireysel özgürlükler garanti altına alınmaya çalışılmıştır. Ancak Soğuk Savaş döneminde zamanla bir ulusal güvenlik devletine dönüşen ABD'de, dış politikadaki belirleyici gücü ve etkisi giderek artan Başkanın (yürütme gücü) sistem içindeki rolü de artırmıştır. 11 Eylül sonrasında ise terörle mücade adına dışa karşı adeta bir imparatorluk siyaseti izleyen ABD, içeride ise denetlenemeyen emperyal bir başkanlık kurumunun yükselişine şahit olmuştur. Bush yönetimi daha önceki Başkanların ancak istisnai durumlarda kullandıkları yetkileri 11 Eylül sonrasında Anayasal çerçevenin dışına çıkarak rutinleştirmiştir. Bu nedenle Bush'un Başkanlığında Amerika'da Kuvvetler Ayrılığı sistemi ağır bir yara almış, devlet organları arasındaki kritik denge tekrar kurulması zor bir şekilde bozulmuştur...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat