Türk - İslam Dünyasında Göç ve Göç Yönetimi

Stok Kodu:
9786059786188
Boyut:
16.50x23.50
Sayfa Sayısı:
368
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
60,00
48,00
9786059786188
385285
Türk - İslam Dünyasında Göç ve Göç Yönetimi
Türk - İslam Dünyasında Göç ve Göç Yönetimi
48.00

Göç siyasi, idari, ekonomik ve sosyal boyutları ile insan yaşamının tamamını kapsayan başlı başına bir toplumsallaşma modelidir. Dahası göç, mekânsal değişimi yansıtsa bile dün, bugün ve gelecek ilişkisini inşa eden bir faktördür.

Türkiye'nin kendi tarihsel birikimine baktığımızda, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanları içine alan bir coğrafyada Osmanlı Devleti'nin başından sonuna kadar göçle iç içe yaşadığını görüyoruz. Göçle yoğun bir tecrübesi olan Türkiye'nin son birkaç yılda karşılaştığı mülteci akımlarını tarihindeki en büyük göç dalgalarıyla karşılaştırmak da mümkündür.

Göç olgusu karşısında siyaset kurumundan toplumun beklentisi güvenlik riskini en aza indirme ve potansiyel getirilerini elde etme ekseninde çaba sarf etmesidir. Ancak insanların temel hakları göz ardı edilerek yürütülen göç politikasının, ister güvenlik ister zenginlik yönelimli olsun, uzun vadede başarılı olamayacağı kesindir. İnsan hakları gözetilmeden sağlanacak güvenlik ve zenginlik ortamı, mevcut refah seviyesinin gerisine düşülmesine neden olacak dinamikleri içinde taşıyacaktır.

Bu kitap Hz. Peygamberin hicretinden, kriz sonrasında Suriye nüfusunun yaklaşık yarısının birçok ülkeye göçmek zorunda kalmasına değin bir dönemi kapsıyor. Kitap, ilgili dönem ve medeniyet havzası dâhilinde Müslümanların göç ve göç yönetimi konusunda anlayış, uygulama ve deneyimlerine ait örnek olay analizlerinden ibarettir. Kitapta yer alan her bir çalışma, İslam dünyasının zengin kültürel birikimine olduğu kadar, yönetsel tecrübesinin kaydedildiği arşiv kaynaklarına da dayanmaktadır.

Faruk Bal İslam tarihinde dönüm noktası olan hicretin İslam hukuk ve siyaset geleneğinde önemli bir referans noktası olduğunu ileri sürüyor.

Cihan Piyadeoğlu Selçuklu tarihini göç kavramı üzerinden okuyarak Anadolu'nun Türk yurduna dönüşmesini açıklıyor.

Hayrunnisa Alan 13-16. Asır Türk Dünyasındaki göçlerin, Baykal Gölü'nden Tuna Havzasına kadar coğrafyayı değiştirmesini ve günümüze yansıyan sonuçlarını tartışıyor.

Fatih Bayram Mevlana ailesinin Anadolu'ya, Mesnevi'nin Hindistan'a oradan da batı dünyasına asırlar süren göçünü inceliyor.

Hüseyin Arslan, Osmanlı klasik döneminde içe ve dışa doğru göçe yaklaşımları ve göç politikalarını inceliyor.

Gülfettin Çelik, nüfus hareketlerinin Osmanlı ve Balkan Devletleri arasındaki ilişkilerine etkisini çözümlüyor.

Hamdi Genç az bilinen Avustralya'ya göçen Osmanlı vatandaşlarının uyum sürecini ve Avustralya hükümetinin ayrımcılık politikalarını inceliyor.

Ahmet Kavas Köleliğin kaldırılmasından sonra sanayileşmenin getirdiği iş gücü talebi nedeniyle Osmanlı vatandaşlarının Amerika kıtasına göçünü açıklıyor.

Abdüllatif Çeviker modern Türkiye'nin oluşumunda önemi yeri olan mübadele göçünün tasarım ve yönetilmesinde Osmanlı devlet geleneğinin izlerini ve sonuçlarını yazdı.

Rahmi Deniz Özbay son dönem İslam tarihinde büyük insani trajedilerden 1864 Büyük Çerkes Sürgünü ve sonrasını inceliyor.

İsmail Ermağan 11 Eylül, Madrid, Londra ve Fransa saldırıları ardından Avrupa'da Müslüman göçmenlerin entegrasyonunu inceliyor.

Süleyman Elik Suriyeli mültecilerin Türkiye'de sağlık, barınma ve kamu hizmetlerinden yararlanabilmesini konularını ve bazı mekânsız mesleklerin yarattığı sorunları açıklıyor.

Göç siyasi, idari, ekonomik ve sosyal boyutları ile insan yaşamının tamamını kapsayan başlı başına bir toplumsallaşma modelidir. Dahası göç, mekânsal değişimi yansıtsa bile dün, bugün ve gelecek ilişkisini inşa eden bir faktördür.

Türkiye'nin kendi tarihsel birikimine baktığımızda, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanları içine alan bir coğrafyada Osmanlı Devleti'nin başından sonuna kadar göçle iç içe yaşadığını görüyoruz. Göçle yoğun bir tecrübesi olan Türkiye'nin son birkaç yılda karşılaştığı mülteci akımlarını tarihindeki en büyük göç dalgalarıyla karşılaştırmak da mümkündür.

Göç olgusu karşısında siyaset kurumundan toplumun beklentisi güvenlik riskini en aza indirme ve potansiyel getirilerini elde etme ekseninde çaba sarf etmesidir. Ancak insanların temel hakları göz ardı edilerek yürütülen göç politikasının, ister güvenlik ister zenginlik yönelimli olsun, uzun vadede başarılı olamayacağı kesindir. İnsan hakları gözetilmeden sağlanacak güvenlik ve zenginlik ortamı, mevcut refah seviyesinin gerisine düşülmesine neden olacak dinamikleri içinde taşıyacaktır.

Bu kitap Hz. Peygamberin hicretinden, kriz sonrasında Suriye nüfusunun yaklaşık yarısının birçok ülkeye göçmek zorunda kalmasına değin bir dönemi kapsıyor. Kitap, ilgili dönem ve medeniyet havzası dâhilinde Müslümanların göç ve göç yönetimi konusunda anlayış, uygulama ve deneyimlerine ait örnek olay analizlerinden ibarettir. Kitapta yer alan her bir çalışma, İslam dünyasının zengin kültürel birikimine olduğu kadar, yönetsel tecrübesinin kaydedildiği arşiv kaynaklarına da dayanmaktadır.

Faruk Bal İslam tarihinde dönüm noktası olan hicretin İslam hukuk ve siyaset geleneğinde önemli bir referans noktası olduğunu ileri sürüyor.

Cihan Piyadeoğlu Selçuklu tarihini göç kavramı üzerinden okuyarak Anadolu'nun Türk yurduna dönüşmesini açıklıyor.

Hayrunnisa Alan 13-16. Asır Türk Dünyasındaki göçlerin, Baykal Gölü'nden Tuna Havzasına kadar coğrafyayı değiştirmesini ve günümüze yansıyan sonuçlarını tartışıyor.

Fatih Bayram Mevlana ailesinin Anadolu'ya, Mesnevi'nin Hindistan'a oradan da batı dünyasına asırlar süren göçünü inceliyor.

Hüseyin Arslan, Osmanlı klasik döneminde içe ve dışa doğru göçe yaklaşımları ve göç politikalarını inceliyor.

Gülfettin Çelik, nüfus hareketlerinin Osmanlı ve Balkan Devletleri arasındaki ilişkilerine etkisini çözümlüyor.

Hamdi Genç az bilinen Avustralya'ya göçen Osmanlı vatandaşlarının uyum sürecini ve Avustralya hükümetinin ayrımcılık politikalarını inceliyor.

Ahmet Kavas Köleliğin kaldırılmasından sonra sanayileşmenin getirdiği iş gücü talebi nedeniyle Osmanlı vatandaşlarının Amerika kıtasına göçünü açıklıyor.

Abdüllatif Çeviker modern Türkiye'nin oluşumunda önemi yeri olan mübadele göçünün tasarım ve yönetilmesinde Osmanlı devlet geleneğinin izlerini ve sonuçlarını yazdı.

Rahmi Deniz Özbay son dönem İslam tarihinde büyük insani trajedilerden 1864 Büyük Çerkes Sürgünü ve sonrasını inceliyor.

İsmail Ermağan 11 Eylül, Madrid, Londra ve Fransa saldırıları ardından Avrupa'da Müslüman göçmenlerin entegrasyonunu inceliyor.

Süleyman Elik Suriyeli mültecilerin Türkiye'de sağlık, barınma ve kamu hizmetlerinden yararlanabilmesini konularını ve bazı mekânsız mesleklerin yarattığı sorunları açıklıyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat