Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi Sayı: 106 (Haziran 2017)

İki şerefli ve mukaddes belde; Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere, tarih boyunca Müslüman devletler tarafından hususi bir ihtimamla korunmuş ve gözetilmiştir. Hediyelerin ve hizmetlerin en güzeline, en çok layık olan Haremeyn-i Şerifeyn topraklarına en büyük hizmeti yapanlar ise şüphesiz Osmanlılardır. (Daha geniş bilgi için; Osmanlı Padişahlarının Haremeyn Hizmetleri, Çamlıca Basım Yayın)

Daha önce, Sultan Abdülmecid'in Mescid-i Nebevî'yi baştan sona yeniletmesine dair bir dosya çalışmıştık. Bu mukaddes mescidin ana yapısı, hâlâ Abdülmecid Han'ın tamiratı devrinden kalmadır. Bu ay, yine bir “ilk” olarak Mescid-i Nebevî'nin içinde, Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellemi selamladığımız Müvacehe-i Şerife'nin tarihî geçmişini anlatıyoruz. Bu mukaddes mekânın günümüzdeki hâli, kavuğunda Kadem-i Şerif'in resmini taşıyacak derecede Peygamber âşığı bir sultandan hatıradır. Buradaki altın şebeke ve Osmanlı sultanlarının isimlerini taşıyan gümüş levha, Sultan Birinci Ahmed'in emriyle, ta 1617'de yerine konulmuştu. Konunun tafsilatını, Fatih Karaboğa'nın kaleminden okuyacaksınız.

Önümüzdeki sayılarda da, Osmanlıların Allah yolunda yaptıkları hizmetlerin tescili olan, mukaddes topraklara dair yine ilk defa yayınlanmış yazılar ve konular olacağını şimdiden haber verelim.

Bu sayımızda; Prof. Dr. Alaaddin Yalçınkaya, Batı'nın Ruanda katliamını; Hicabi Yıldız, eski günlerden bir hatıra “fiske lamba”yı kaleme aldılar. Kitap Tenkit köşemizde ise sahasında ciddi bir boşluğu dolduran, Osmanlı'da ilköğretimin modernleşmesi konulu bir kitap var.

Geçen ay başlattığımız yeni röportaj serimiz, Geçmişe Dokunan Eller'de Sahaf Emin Nedret İşli'yle, “işi”ni konuştuk.

Keyifli okumalar dileriz.

Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle, Kadir Geceniz ve Ramazan-ı Şerif Bayramınız, şimdiden mübarek olsun.