Zübdetül Buhari Tercümesi (2. Hamur)

Stok Kodu:
9280000001059
Boyut:
17.00x24.00
Sayfa Sayısı:
1151
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2000-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe Arapça
%15 indirimli
100,00
85,00
9280000001059
662479
Zübdetül Buhari Tercümesi (2. Hamur)
Zübdetül Buhari Tercümesi (2. Hamur)
85.00

Rahmetli Babam Müderris Şeyh Ömer Ziyaüddin "Zübde-t-ül Buhari" adlı eserini ilk kez 1914 (1330) yılında Mısır'da arapça olarak yayınlamıştı. 1919 yılında yurda dönüşünden sonra vatandaşlarının faydalanmaları amacıyla bu eserini bizzat kendisi Türkçeye çevirmiş, ancak yayınlanmasına ömrü müsaade etmemişti. Babamın vefatından (vefat tarihi 18 Kasım 1921) dört yıl sonra 1925-1926 yıllarında arap harfleriyle üç cilt olarak yayınlanan Zübde-t-ül Buhari, daha sonraki yıllarda Jç cildi bir arada olmak üzere yeni Türk Alfabesiyle bir çok kez yayınlanmıştır.

Zübde-t-ül Buhari Tercümesinin diğer Hadis eserlerine nazaran farklılığı, peygamberimiz Muhammed Mustafa (S.A.V.) Hazretlerinin yalnız kavillerine, yani mübarek sözlerine inhisar ettirilmesi, ayrıntılara hiç girilmemesi, yalnız sahih hadisleri kapsaması ve sadeliğidir. Rahmetli babamın genel olarak her hadis tercümesinin sonunda "Mütercim" sözcüğü ile yaptığı bilimsel açıklamalar esere ayrıca bir değer kazandırmaktadır.
Son yıllar içinde din eğitimi ve öğrenimi görmemiş gençler arasında Kur'an-ı Kerim ve dini eserler okumaya heveslilerin de çoğaldığını göz önünde bulundurarak peygamberimiz (S.A.V.) Hazretlerinin Hadis ve Sünnetleri hakkında kısaca açıklamada bulunmayı gerekli gördük.

Sünnet ve Hadis ne Demektir? Sünnet

Bu sözcük, sözlük anlamı bakımından işlek yol demektir. Daha geniş anlamda bir insanın biteviye yapageldiği iyi veya kötü davranışiarını ifade eder. islam Fıkhına göre ise 1) Hz. Muhammed (S.A.V.) tarafından söylenen sözler, 2) Kendi iradesiyle yaptığı hareketler, 3) Bir başkası tarafından yapılan hareketin veya söylenen bir sözün doğru veya yanlış olduğunu sözle cevaplamayıp doğruluğunu sessiz kalarak belirtmiş olmasıdır. Bu üç sünnetten birincisine kavli sünnet, ikincisine fiili sünnet, üçüncüsüne de takriri sünnet denmiştir.

Genellikle Hz. peygamberin (S.A.V.) kendi sözlerinden oluşan kavli sünnete HADİS denmiştir. Başka bir deyişle her Hadis, kavli sünnet içinde yer alır.

Yukarıda sözü edilen her üç sünnet islam dininin Kur'an-ı Kerim' den sonra en önemli kaynağıdır. Her müslüman yalnız Kur'an hükümlerine değil, peygamberimizin (S.AV.) sünnetlerine uymakla da yükümlüdür.

Her Hadis Sünnet içinde olduğuna göre, sünnete uymak için Hadisin getirdiği hükümlere, gösterdiği yollara, yaptığı uyarılara uymak gereklidir.
HADİS
Bu sözcük, sözlük anlamı bakımından haber, söz, yol, tebliğ demektir. İslam Şeriatında ise Hz. Muhammed (S.A.V.)'in buyurmuş olduğu sözlerdir.

Hadis'in başkaca tanımları da yapılmıştır. Biz yalnız yukarıda belirtilenle yetiniyoruz.
Bir hadisin geçerli olabilmesi için, söylenmiş olduğu zamandan itibaren hiç bir kesintiye uğramadan bir dizi halinde sözüne en güvenilir kişiler tarafından tevatüren intikal ettirilmiş olması lazımdır.

Peygamberimiz (S.AV.) islamiyetin ilk dönemlerinde hadislerin yazılmasına karşı koymuşsa da sonraları bunların yazılı hale getirilmesine müsaade etmişlerdir. Gerek yazılı metinlerde, gerek söylene söylene bir toplumdan ötekine aktarılan hadis rivayetleri arasında farklılıklar doğduğu, hatta bazı kimseler tarafından uydurmaları da yapıldığı için, hadisler' değerlendirmelere tabi tutulmuştur.

Hadisler önce ikiye ayrılır:
Hadis'i Kudsi
Hadis'i Nebevi
Kudsi Hadis Hz. Peygamberin (S.AV.) kalbine Allah (C.C) tarafından vahy veya ilham olunup Cebrail Aleyhisselam'm aracılığı 0lmadan doğrudan buyurduğu hadislere denir. "Allah buyurdu ki: Oruç benim içindir, onun mükafatını da ben veririm." Hadisinde olduğu gibi.
Hadis'i Nebevi ise Kudsi Hadis dışındaki hadislerdir. Hadisler değişik yayılma yollarına göre;

1- Mütevatir, 2- Meşhur, 3- Aziz, 4- Garip Hadisler olmak üzere dörde ayrılır.

Mütevatir Hadis: Doğruluğu kanıtlanmış bir toplum tarafından rivayet edilip hiç kimse tarafından red ve inkar edilmeyen hadislere denir.

Bir hadis'in "mütevatir" sayılması için kaç kişiden rivayeten gelmesi hususunda tam bir görüş birliği yoksa da kimi görüşe göre en az dört kişi, kimi görüşe göre de yetmiş kişinin o hadis üzerinde ittifakları şarttır.

Meşhur Hadis: Bir görüşe göre, islam dininin ilk dönemlerinde yalnız bir kişi tarafından rivayet edilip, sonradan yaygınlaşıp benimsenen hadistir. Başka bir görüşe göre, bir topluluk tarafından rivayet olunandır. '

Aziz Hadis: En az iki kişi tarafından rivayet olunandır.

Garip Hadis: Her devirde yalnız bir tek rivayetçi tarafından rivayet edilendir.
Hadisler başka bir yönden de 1- Sahih Hadisler, 2- Hasen (Güzel, Uygun) Hadisler, 3- Merdud Hadisler olmak üzere gruplara ayrılabilir.

Sahih Hadis: Bir hadisin doğru, sahih olabilmesi için, o hadisi rivayet eden kişilerin hepsinin ahlaki karakterlerinin sağlam olması, üstün bir hafızaya sahip bulunmaları, aralarındaki ilişkinin hiç bir zaman kesintiye uğramaması, rivayet ettikleri hadisin Kur'an hükümlerine aykırı olmaması, islami düşünce ile çelişkisi de bulunmaması gereklidir. Elinizdeki bu "Zübde-t-ül Buhari Tercümesi" işte bu sahih hadisleri kapsamaktadır.
Hasen Hadis: Hadisi rivayet edenler arasında tam bir fikir birliği olmamasına rağmen makbul sayılan hadistir. Bu çeşit hadisIerde hadisi rivayet edenler arasında çok ciddi ayrılıklar yoktur. Bu kişiler ahlaken sağlam olmalarından dolayı rivayet edilen hadisler redde mahkum edilmeyip benimsenir.

Merdud Hadisler: Bir hadis Kur'an hükümlerine, 'Hz. Muhammed (S.A.V.)'in sünnetine, islam dini'nin temel ilkelerine, islam düşüncesine aykırı olursa veya o hadisi rivayet eden kişiler güvenilir değilse kabul ediiemez, reddedilir. "Mevzu Hadis" sayılanlar da reddedilen hadislerdendir.

Bu kısa açıklamayı Peygamberimizin (S.A.V.) hadislerinin onun sünneti içinde yer almış olduğunu belirtmek için yaptık. Yazımızın başında da söylediğimiz gibi her hadis sünnet olduğuna göre her ehlisünnet müslümanın hadis bilgisi ile donatılması kaçınılmazdır.
işte elinizdeki bu eserin özlü ve sade üslubu ile bu kaçınılmaz zorunluluğu imkan ölçüsünde yerine getireceğini umut ediyoruz.

Bu vesile ile rahmetli babamın ve ahirete intikal eden eşleri ile çocuklarının yüce Allah (c.c.)'nin mağfiretine nail olmasını niyaz ediyorum.

Eserin dördüncü kez baskısını yapan ve onu Türk gençlerinin faydalanmalarına sunan Ali Bilici - Salah Bilici Kitapevi'ne de teşekkürlerimi sunuyorum.

Kitabın basımı için emeği geçenlerin hepsinden Allah (C.C.) "razı olsun. Amin.

Prof. Yusuf Ziya Binatlı Uludağ Üniversitesi İlahiyet Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi ve Dekanı

Rahmetli Babam Müderris Şeyh Ömer Ziyaüddin "Zübde-t-ül Buhari" adlı eserini ilk kez 1914 (1330) yılında Mısır'da arapça olarak yayınlamıştı. 1919 yılında yurda dönüşünden sonra vatandaşlarının faydalanmaları amacıyla bu eserini bizzat kendisi Türkçeye çevirmiş, ancak yayınlanmasına ömrü müsaade etmemişti. Babamın vefatından (vefat tarihi 18 Kasım 1921) dört yıl sonra 1925-1926 yıllarında arap harfleriyle üç cilt olarak yayınlanan Zübde-t-ül Buhari, daha sonraki yıllarda Jç cildi bir arada olmak üzere yeni Türk Alfabesiyle bir çok kez yayınlanmıştır.

Zübde-t-ül Buhari Tercümesinin diğer Hadis eserlerine nazaran farklılığı, peygamberimiz Muhammed Mustafa (S.A.V.) Hazretlerinin yalnız kavillerine, yani mübarek sözlerine inhisar ettirilmesi, ayrıntılara hiç girilmemesi, yalnız sahih hadisleri kapsaması ve sadeliğidir. Rahmetli babamın genel olarak her hadis tercümesinin sonunda "Mütercim" sözcüğü ile yaptığı bilimsel açıklamalar esere ayrıca bir değer kazandırmaktadır.
Son yıllar içinde din eğitimi ve öğrenimi görmemiş gençler arasında Kur'an-ı Kerim ve dini eserler okumaya heveslilerin de çoğaldığını göz önünde bulundurarak peygamberimiz (S.A.V.) Hazretlerinin Hadis ve Sünnetleri hakkında kısaca açıklamada bulunmayı gerekli gördük.

Sünnet ve Hadis ne Demektir? Sünnet

Bu sözcük, sözlük anlamı bakımından işlek yol demektir. Daha geniş anlamda bir insanın biteviye yapageldiği iyi veya kötü davranışiarını ifade eder. islam Fıkhına göre ise 1) Hz. Muhammed (S.A.V.) tarafından söylenen sözler, 2) Kendi iradesiyle yaptığı hareketler, 3) Bir başkası tarafından yapılan hareketin veya söylenen bir sözün doğru veya yanlış olduğunu sözle cevaplamayıp doğruluğunu sessiz kalarak belirtmiş olmasıdır. Bu üç sünnetten birincisine kavli sünnet, ikincisine fiili sünnet, üçüncüsüne de takriri sünnet denmiştir.

Genellikle Hz. peygamberin (S.A.V.) kendi sözlerinden oluşan kavli sünnete HADİS denmiştir. Başka bir deyişle her Hadis, kavli sünnet içinde yer alır.

Yukarıda sözü edilen her üç sünnet islam dininin Kur'an-ı Kerim' den sonra en önemli kaynağıdır. Her müslüman yalnız Kur'an hükümlerine değil, peygamberimizin (S.AV.) sünnetlerine uymakla da yükümlüdür.

Her Hadis Sünnet içinde olduğuna göre, sünnete uymak için Hadisin getirdiği hükümlere, gösterdiği yollara, yaptığı uyarılara uymak gereklidir.
HADİS
Bu sözcük, sözlük anlamı bakımından haber, söz, yol, tebliğ demektir. İslam Şeriatında ise Hz. Muhammed (S.A.V.)'in buyurmuş olduğu sözlerdir.

Hadis'in başkaca tanımları da yapılmıştır. Biz yalnız yukarıda belirtilenle yetiniyoruz.
Bir hadisin geçerli olabilmesi için, söylenmiş olduğu zamandan itibaren hiç bir kesintiye uğramadan bir dizi halinde sözüne en güvenilir kişiler tarafından tevatüren intikal ettirilmiş olması lazımdır.

Peygamberimiz (S.AV.) islamiyetin ilk dönemlerinde hadislerin yazılmasına karşı koymuşsa da sonraları bunların yazılı hale getirilmesine müsaade etmişlerdir. Gerek yazılı metinlerde, gerek söylene söylene bir toplumdan ötekine aktarılan hadis rivayetleri arasında farklılıklar doğduğu, hatta bazı kimseler tarafından uydurmaları da yapıldığı için, hadisler' değerlendirmelere tabi tutulmuştur.

Hadisler önce ikiye ayrılır:
Hadis'i Kudsi
Hadis'i Nebevi
Kudsi Hadis Hz. Peygamberin (S.AV.) kalbine Allah (C.C) tarafından vahy veya ilham olunup Cebrail Aleyhisselam'm aracılığı 0lmadan doğrudan buyurduğu hadislere denir. "Allah buyurdu ki: Oruç benim içindir, onun mükafatını da ben veririm." Hadisinde olduğu gibi.
Hadis'i Nebevi ise Kudsi Hadis dışındaki hadislerdir. Hadisler değişik yayılma yollarına göre;

1- Mütevatir, 2- Meşhur, 3- Aziz, 4- Garip Hadisler olmak üzere dörde ayrılır.

Mütevatir Hadis: Doğruluğu kanıtlanmış bir toplum tarafından rivayet edilip hiç kimse tarafından red ve inkar edilmeyen hadislere denir.

Bir hadis'in "mütevatir" sayılması için kaç kişiden rivayeten gelmesi hususunda tam bir görüş birliği yoksa da kimi görüşe göre en az dört kişi, kimi görüşe göre de yetmiş kişinin o hadis üzerinde ittifakları şarttır.

Meşhur Hadis: Bir görüşe göre, islam dininin ilk dönemlerinde yalnız bir kişi tarafından rivayet edilip, sonradan yaygınlaşıp benimsenen hadistir. Başka bir görüşe göre, bir topluluk tarafından rivayet olunandır. '

Aziz Hadis: En az iki kişi tarafından rivayet olunandır.

Garip Hadis: Her devirde yalnız bir tek rivayetçi tarafından rivayet edilendir.
Hadisler başka bir yönden de 1- Sahih Hadisler, 2- Hasen (Güzel, Uygun) Hadisler, 3- Merdud Hadisler olmak üzere gruplara ayrılabilir.

Sahih Hadis: Bir hadisin doğru, sahih olabilmesi için, o hadisi rivayet eden kişilerin hepsinin ahlaki karakterlerinin sağlam olması, üstün bir hafızaya sahip bulunmaları, aralarındaki ilişkinin hiç bir zaman kesintiye uğramaması, rivayet ettikleri hadisin Kur'an hükümlerine aykırı olmaması, islami düşünce ile çelişkisi de bulunmaması gereklidir. Elinizdeki bu "Zübde-t-ül Buhari Tercümesi" işte bu sahih hadisleri kapsamaktadır.
Hasen Hadis: Hadisi rivayet edenler arasında tam bir fikir birliği olmamasına rağmen makbul sayılan hadistir. Bu çeşit hadisIerde hadisi rivayet edenler arasında çok ciddi ayrılıklar yoktur. Bu kişiler ahlaken sağlam olmalarından dolayı rivayet edilen hadisler redde mahkum edilmeyip benimsenir.

Merdud Hadisler: Bir hadis Kur'an hükümlerine, 'Hz. Muhammed (S.A.V.)'in sünnetine, islam dini'nin temel ilkelerine, islam düşüncesine aykırı olursa veya o hadisi rivayet eden kişiler güvenilir değilse kabul ediiemez, reddedilir. "Mevzu Hadis" sayılanlar da reddedilen hadislerdendir.

Bu kısa açıklamayı Peygamberimizin (S.A.V.) hadislerinin onun sünneti içinde yer almış olduğunu belirtmek için yaptık. Yazımızın başında da söylediğimiz gibi her hadis sünnet olduğuna göre her ehlisünnet müslümanın hadis bilgisi ile donatılması kaçınılmazdır.
işte elinizdeki bu eserin özlü ve sade üslubu ile bu kaçınılmaz zorunluluğu imkan ölçüsünde yerine getireceğini umut ediyoruz.

Bu vesile ile rahmetli babamın ve ahirete intikal eden eşleri ile çocuklarının yüce Allah (c.c.)'nin mağfiretine nail olmasını niyaz ediyorum.

Eserin dördüncü kez baskısını yapan ve onu Türk gençlerinin faydalanmalarına sunan Ali Bilici - Salah Bilici Kitapevi'ne de teşekkürlerimi sunuyorum.

Kitabın basımı için emeği geçenlerin hepsinden Allah (C.C.) "razı olsun. Amin.

Prof. Yusuf Ziya Binatlı Uludağ Üniversitesi İlahiyet Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi ve Dekanı

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat