Akasyalı Sokaklar

Stok Kodu:
3990000031905
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
248
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2016-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%22 indirimli
29,00
22,62
3990000031905
647653
Akasyalı Sokaklar
Akasyalı Sokaklar
22.62

Panait Istrati'nin “Arkadaş”ındaki Adrian yaşamı nasıl mı anlar? Şöyle anlar:

“Edebiyatı ve güzel sanatları sevmek, dünyanın güzelliklerinden yararlanmak, insanları ezenler arasına katılmamak, dolayısıyla, maddi açıdan en azla yetinmek, haksızlık etmeden, kardeşçe yaşamak, iyi bir dost bulup sevmek, çevresine elinden geldiğince iyilik etmek...”

Kızılay'ın ortasında durun. Sağa sola, arkaya öne bir göz atın. Üstünüze üstünüze gelen paltolu, gocuklu, hele hele sürekli elleri kulaklarında “cep”leriyle konuşan griliğin içinden, arasından, yanından, köşesinden bir seçme yapmaya kalkın.

Mutlaka başka bir renk çıkacaktır içinden. Tanımadığınız, bir daha hiç karşılaşmayacağınız bu insan kalabalığından tek kişi çıksın, grilikten sıyrılıp mavi olsun örneğin, yeter.

Habire, bile bile kötülüklerle mi karşılaşır insan? Kim demiş, hiç de öyle değil. İyilik mıknatısı galiba insanın kendi elinde...

Artı eksiyi çekmez mi? Çeker.

Artı olmakta yarar var o zaman.

Eksilik uzak olsun, eksi eksiyi itsin, çatık kaşlılık bitsin.

Sokaklarda, geniş caddelerde kaybolurken, ekmek arası döner yerken, kitapçılarda kaçamak müzik dinlerken, ayakkabı boyacısının fırçası son cilada parmağınızı gıdıklarken, parkta bir bankta anlamsız gözlerle etrafa bakarken, sokak köpeği önünüzde pörsümüş kara burnu ile yaltaklanırken...

Yüzünde bir kıvrım, bir kıvrım daha.

Bak güleceksin, tutma kendini güleceksin.

Gül, insanları ezenler arasına katılma, gül.

Haksızlık etmeden, kardeşçe yaşamak için, durma, gül...

Panait Istrati'nin “Arkadaş”ındaki Adrian yaşamı nasıl mı anlar? Şöyle anlar:

“Edebiyatı ve güzel sanatları sevmek, dünyanın güzelliklerinden yararlanmak, insanları ezenler arasına katılmamak, dolayısıyla, maddi açıdan en azla yetinmek, haksızlık etmeden, kardeşçe yaşamak, iyi bir dost bulup sevmek, çevresine elinden geldiğince iyilik etmek...”

Kızılay'ın ortasında durun. Sağa sola, arkaya öne bir göz atın. Üstünüze üstünüze gelen paltolu, gocuklu, hele hele sürekli elleri kulaklarında “cep”leriyle konuşan griliğin içinden, arasından, yanından, köşesinden bir seçme yapmaya kalkın.

Mutlaka başka bir renk çıkacaktır içinden. Tanımadığınız, bir daha hiç karşılaşmayacağınız bu insan kalabalığından tek kişi çıksın, grilikten sıyrılıp mavi olsun örneğin, yeter.

Habire, bile bile kötülüklerle mi karşılaşır insan? Kim demiş, hiç de öyle değil. İyilik mıknatısı galiba insanın kendi elinde...

Artı eksiyi çekmez mi? Çeker.

Artı olmakta yarar var o zaman.

Eksilik uzak olsun, eksi eksiyi itsin, çatık kaşlılık bitsin.

Sokaklarda, geniş caddelerde kaybolurken, ekmek arası döner yerken, kitapçılarda kaçamak müzik dinlerken, ayakkabı boyacısının fırçası son cilada parmağınızı gıdıklarken, parkta bir bankta anlamsız gözlerle etrafa bakarken, sokak köpeği önünüzde pörsümüş kara burnu ile yaltaklanırken...

Yüzünde bir kıvrım, bir kıvrım daha.

Bak güleceksin, tutma kendini güleceksin.

Gül, insanları ezenler arasına katılma, gül.

Haksızlık etmeden, kardeşçe yaşamak için, durma, gül...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat