Siyer-i Nebi Çölleşen Hayatlara Rahmet Yağmuru

Stok Kodu:
9786050697063
Boyut:
16.00x24.00
Sayfa Sayısı:
600
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
70,00
9786050697063
748175
Siyer-i Nebi
Siyer-i Nebi Çölleşen Hayatlara Rahmet Yağmuru
70.00

Kendisine uymakla emrolunduğumuz son elçinin hayatını öğrenmek, her dönemin müminlerinin temel sorumlulukları arasında yer almalıdır. Çünkü siyeri öğrenmek, tabi olmamız gereken ve bizim için usve-i hasene olarak tayin edilen Peygamber'i anlamamızı sağlayacaktır.
Peygamber'in tebliğ ettiği öğretiler, anlaşılıp hayata aktarılmadan dini yaşam eksik kalır. Bilinmeyen bir hayatın örnek alınma şansı yoktur. Peygamber'in hayatının öğrenilmesi ve öğretilerinin hayata aktarılması imanın temel gerekliliklerindendir. Allah resulü, meşhur veda hutbesinde bu gerçekliğe işaret edip Müslümanların idrakine sunarken “Sarıldığımız müddetçe asla dalalete sapmayacağımız” iki büyük emanetten birinin Kur'an, diğerinin ise “Allah'a yemin ederim ki size gecesi gündüz kadar aydınlık, geniş ve takip edilecek bir yol bıraktım” diye tarif ettiği sünnet-i seniyyesi olduğunu beyan etmiştir.
Hal böyle olunca gecesi gündüzü kadar aydınlık olan bu yolun sahibini tanımak ve onu, hayatta modellemek her Müslüman'ın birincil vazifesi olmalıdır.
Peygamber'i hakkıyla öğrenen insan, ideal insan olma yolunda emin adımlarla yürüyecektir. Zira Peygamber'in ideal bir insan olarak Miladi 6. yüzyıl dünyasında insanlığa sunduğu değerleri, bugün aynıyla öğrenip pratik sahaya çıkarma gayreti içinde olan Müslümanlar da ideal ilişki ağını kurarak toplumda yararlı ve sağlam karakterli insanlardan olacaktır. Bunun yolu, ideal insan Muhammed (a.s)'ın hayat serüvenini öğrenmekten geçer.
Allah resulü, insanlara nasıl düşüneceklerini, olayların arka planına nasıl nüfuz etmeleri gerektiğini, dünyayı değiştirip dönüştürerek sapma içinde bulunan insanları kulluk eksenine çekmek için Allah adıyla nasıl okumalar yapmaları gerektiğini öğretmiştir. Kulun Allah ile ilişkisinin hangi düzlemde ve zeminde olması gerektiğini vazetmiş, insanın kendi nefsiyle, başka insanlarla ve eşya-evren ile nasıl bir ilişki içinde olması gerektiğini öğretmiştir. Kula kulluğu ellerinin tersiyle itip tevhid, adalet, özgürlük temelinde bir dünyanın inşasının nasıllığını pratize etmiştir.
Hayatı anlamlı kılmak için nasıl ve hangi değerler muvacehesinde şekillendireceklerini öğrenebilecekleri tek adres hatem'ul enbiya Muhammed (a.s)'dır. Allah resulü, bu bağları hangi kriterler esas alınarak tesis edileceğini bizzat yaşamıyla göstermiştir. Allah resulünün hayatı bu bakış açısıyla okunup öğrenilmelidir.
Dinin doğru anlaşılmasının yolu Peygamber'in hayatından geçer. Allah resulü bize dini, en yalın ve doğru şekilde tebliğ edip, anlam ve muhtevasını bizim için belirgin bir şekilde ortaya koymuştur. Düşüncenin temel taşları olan kavramları yerli yerince oturtabildiğimiz ölçüde dini doğru anlarız. Düşüncenin omurgasını kavramlar oluşturmaktadır.
Allah resulü, İslam'ın önceliklerini ve İslam düşüncesinin temelini oluşturan kavramlarını en yalın ve doğru bir şekilde açıklayıp bu konuda bizleri bilgilendirmiştir. Bizler, siyeri iyi öğrenebildiğimiz ölçüde dinin temel kavramlarını zihinlerimizde sağlam temellerde oturtabiliriz. Peygamber'in hayatını detaylı öğrenmeyenlerin bu gerçekleri öğrenmeleri mümkün gözükmemektedir.
Kur'an'ın kendi doğal bağlamında anlaşılması, Peygamber'in anlaşılmasıyla at başı gitmektedir. Kur'an'ın ne dediğini daha iyi anlamak için Peygamber'in siretini iyi anlamak gerekir. Kur'an'a ilk muhatap olan ve insanlığa Kur'an'ı açıklayıp tebliğ eden ve insanları arındırmak için çabalayan Allah resulünü anlamak vahyin amacına matuf bir hayatı yaşamayı beraberinden getirecektir. Zira Kur'an'ı insanlığa taşıma görevini yüklenmiş olan Peygamber, onu en iyi bilen, yaşama aktaran yegâne mercidir.
Detaylı bir siyer müktesebatı oluşturulmadan rehberlik konumlandırılamaz. Allah Teâlâ'nın nasıl bir insanı bize rehber tayin ettiğini tanıyıp bilmeyenler yanlış zihin kodlarına sahip olurlar. Oluşturulan Peygamber algıları yanlış din algılarının zemini oluverirler. Onun kadir ve kıymetini bilebilmek ve yaşantısını örnek edinebilmek için siyeri öğrenmek gerekmektedir. Aksi takdirde sapkın din algılarının kapıları aralanmış olur. Muhammed (a.s)'ın peygamberlik öncesi 40 yıllık yaşamı ve bu yaşamın üzerine vahyin inşa ettiği 23 yıllık hayatı iyi tahlil edilip anlaşılmadan İslam'ın öngördüğü yaşam modeli anlaşılamayacağından bu bağlamda siyer önemli bir kilit taşıdır.
“Siyer-i Nebi/Çölleşen Hayatlara Rahmet Yağmuru” adlı bu eser, bu bağlamda son peygamber Muhammed (a.s)'ın siretini anlama ve anlamlandırma çabasıdır.
Hal böyleyken durup düşünme vakti!
Günün Müslümanları olarak empati kuralım biraz... Mesela, göğsüne konulan kayaların altında “ehad, ehad” diyerek inancını inleyerek de olsa haykıran Bilal'ı anlamaya çalışalım... Annesi ve babası gözlerinin önünde hunharca öldürülen ve kendisi demir giysiler içinde aç, susuz bırakılarak işkencelerin en acımasızına maruz bırakılan Ammar'ı ve duygularını hissedelim… Yakılan ateşin üzerinde yatırılarak vücudunda çıkan yağlarla ateşin söndürüldüğü Habbâb'ı ve çektiği ızdırabı yaşamaya çalışalım… Kendinden geçinceye kadar dövülüp yara bere içinde ölüme terk edilen Ebubekir'i düşünelim… Muhammed(a.s)'ı, Hatice'yi, Osman'ı, Ali'yi ve kandan heykele dönüşünceye kadar gördüğü işkenceye rağmen kelimeyi tevhidi haykırmaktan haz ve lezzet alan Ebuzer'i ve yaşadıkları atmosferi tasavvur edelim… “Kim gidip Kâbe'de Kur'an okuyacak?” sorusuna muhatap olunca “Ben okuyacağım ey Allah'ın rasulü” diyen, Mekke'de güçlü bir rüzgâr estiğinde adeta uçacak kadar zayıf ve küçük cüsseli olan ama görev bilincini iliklerine kadar benimseyen Abdullah İbn Mesud'u düşünelim…
Tüm bu insanların samimiyetini ve neden dolayı, hangi davaya binaen tüm bunlara sabrettiklerini anlamaya, algılamaya çalışalım… Tarihte yaşamış tüm iman abidesi yiğitleri tek tek düşünelim! Yaşanılan olayları, günün Müslümanları olarak tahayyül edelim… Kendimizi onların yerine koyalım… Ve bugün vicdanı kararan dünyaya vicdan, adalet şirazesi kayan insanlığa adalet mekanizması, umuda hasret halkların umudu olmaya aday Müslümanlar olarak sorumluluklarımızı yerine getirme mücadelesi içinde olmamız gerekirken ne durumda olduğumuzu, samimiyetimizi ve sadakatimizi gözden geçirelim, Peygamber'i ve kutlu yol arkadaşlarının hayat hikayelerini okuyup, üzerinde düşünüp dersler çıkaralım… Hayatımız anlam bulsun…

Kendisine uymakla emrolunduğumuz son elçinin hayatını öğrenmek, her dönemin müminlerinin temel sorumlulukları arasında yer almalıdır. Çünkü siyeri öğrenmek, tabi olmamız gereken ve bizim için usve-i hasene olarak tayin edilen Peygamber'i anlamamızı sağlayacaktır.
Peygamber'in tebliğ ettiği öğretiler, anlaşılıp hayata aktarılmadan dini yaşam eksik kalır. Bilinmeyen bir hayatın örnek alınma şansı yoktur. Peygamber'in hayatının öğrenilmesi ve öğretilerinin hayata aktarılması imanın temel gerekliliklerindendir. Allah resulü, meşhur veda hutbesinde bu gerçekliğe işaret edip Müslümanların idrakine sunarken “Sarıldığımız müddetçe asla dalalete sapmayacağımız” iki büyük emanetten birinin Kur'an, diğerinin ise “Allah'a yemin ederim ki size gecesi gündüz kadar aydınlık, geniş ve takip edilecek bir yol bıraktım” diye tarif ettiği sünnet-i seniyyesi olduğunu beyan etmiştir.
Hal böyle olunca gecesi gündüzü kadar aydınlık olan bu yolun sahibini tanımak ve onu, hayatta modellemek her Müslüman'ın birincil vazifesi olmalıdır.
Peygamber'i hakkıyla öğrenen insan, ideal insan olma yolunda emin adımlarla yürüyecektir. Zira Peygamber'in ideal bir insan olarak Miladi 6. yüzyıl dünyasında insanlığa sunduğu değerleri, bugün aynıyla öğrenip pratik sahaya çıkarma gayreti içinde olan Müslümanlar da ideal ilişki ağını kurarak toplumda yararlı ve sağlam karakterli insanlardan olacaktır. Bunun yolu, ideal insan Muhammed (a.s)'ın hayat serüvenini öğrenmekten geçer.
Allah resulü, insanlara nasıl düşüneceklerini, olayların arka planına nasıl nüfuz etmeleri gerektiğini, dünyayı değiştirip dönüştürerek sapma içinde bulunan insanları kulluk eksenine çekmek için Allah adıyla nasıl okumalar yapmaları gerektiğini öğretmiştir. Kulun Allah ile ilişkisinin hangi düzlemde ve zeminde olması gerektiğini vazetmiş, insanın kendi nefsiyle, başka insanlarla ve eşya-evren ile nasıl bir ilişki içinde olması gerektiğini öğretmiştir. Kula kulluğu ellerinin tersiyle itip tevhid, adalet, özgürlük temelinde bir dünyanın inşasının nasıllığını pratize etmiştir.
Hayatı anlamlı kılmak için nasıl ve hangi değerler muvacehesinde şekillendireceklerini öğrenebilecekleri tek adres hatem'ul enbiya Muhammed (a.s)'dır. Allah resulü, bu bağları hangi kriterler esas alınarak tesis edileceğini bizzat yaşamıyla göstermiştir. Allah resulünün hayatı bu bakış açısıyla okunup öğrenilmelidir.
Dinin doğru anlaşılmasının yolu Peygamber'in hayatından geçer. Allah resulü bize dini, en yalın ve doğru şekilde tebliğ edip, anlam ve muhtevasını bizim için belirgin bir şekilde ortaya koymuştur. Düşüncenin temel taşları olan kavramları yerli yerince oturtabildiğimiz ölçüde dini doğru anlarız. Düşüncenin omurgasını kavramlar oluşturmaktadır.
Allah resulü, İslam'ın önceliklerini ve İslam düşüncesinin temelini oluşturan kavramlarını en yalın ve doğru bir şekilde açıklayıp bu konuda bizleri bilgilendirmiştir. Bizler, siyeri iyi öğrenebildiğimiz ölçüde dinin temel kavramlarını zihinlerimizde sağlam temellerde oturtabiliriz. Peygamber'in hayatını detaylı öğrenmeyenlerin bu gerçekleri öğrenmeleri mümkün gözükmemektedir.
Kur'an'ın kendi doğal bağlamında anlaşılması, Peygamber'in anlaşılmasıyla at başı gitmektedir. Kur'an'ın ne dediğini daha iyi anlamak için Peygamber'in siretini iyi anlamak gerekir. Kur'an'a ilk muhatap olan ve insanlığa Kur'an'ı açıklayıp tebliğ eden ve insanları arındırmak için çabalayan Allah resulünü anlamak vahyin amacına matuf bir hayatı yaşamayı beraberinden getirecektir. Zira Kur'an'ı insanlığa taşıma görevini yüklenmiş olan Peygamber, onu en iyi bilen, yaşama aktaran yegâne mercidir.
Detaylı bir siyer müktesebatı oluşturulmadan rehberlik konumlandırılamaz. Allah Teâlâ'nın nasıl bir insanı bize rehber tayin ettiğini tanıyıp bilmeyenler yanlış zihin kodlarına sahip olurlar. Oluşturulan Peygamber algıları yanlış din algılarının zemini oluverirler. Onun kadir ve kıymetini bilebilmek ve yaşantısını örnek edinebilmek için siyeri öğrenmek gerekmektedir. Aksi takdirde sapkın din algılarının kapıları aralanmış olur. Muhammed (a.s)'ın peygamberlik öncesi 40 yıllık yaşamı ve bu yaşamın üzerine vahyin inşa ettiği 23 yıllık hayatı iyi tahlil edilip anlaşılmadan İslam'ın öngördüğü yaşam modeli anlaşılamayacağından bu bağlamda siyer önemli bir kilit taşıdır.
“Siyer-i Nebi/Çölleşen Hayatlara Rahmet Yağmuru” adlı bu eser, bu bağlamda son peygamber Muhammed (a.s)'ın siretini anlama ve anlamlandırma çabasıdır.
Hal böyleyken durup düşünme vakti!
Günün Müslümanları olarak empati kuralım biraz... Mesela, göğsüne konulan kayaların altında “ehad, ehad” diyerek inancını inleyerek de olsa haykıran Bilal'ı anlamaya çalışalım... Annesi ve babası gözlerinin önünde hunharca öldürülen ve kendisi demir giysiler içinde aç, susuz bırakılarak işkencelerin en acımasızına maruz bırakılan Ammar'ı ve duygularını hissedelim… Yakılan ateşin üzerinde yatırılarak vücudunda çıkan yağlarla ateşin söndürüldüğü Habbâb'ı ve çektiği ızdırabı yaşamaya çalışalım… Kendinden geçinceye kadar dövülüp yara bere içinde ölüme terk edilen Ebubekir'i düşünelim… Muhammed(a.s)'ı, Hatice'yi, Osman'ı, Ali'yi ve kandan heykele dönüşünceye kadar gördüğü işkenceye rağmen kelimeyi tevhidi haykırmaktan haz ve lezzet alan Ebuzer'i ve yaşadıkları atmosferi tasavvur edelim… “Kim gidip Kâbe'de Kur'an okuyacak?” sorusuna muhatap olunca “Ben okuyacağım ey Allah'ın rasulü” diyen, Mekke'de güçlü bir rüzgâr estiğinde adeta uçacak kadar zayıf ve küçük cüsseli olan ama görev bilincini iliklerine kadar benimseyen Abdullah İbn Mesud'u düşünelim…
Tüm bu insanların samimiyetini ve neden dolayı, hangi davaya binaen tüm bunlara sabrettiklerini anlamaya, algılamaya çalışalım… Tarihte yaşamış tüm iman abidesi yiğitleri tek tek düşünelim! Yaşanılan olayları, günün Müslümanları olarak tahayyül edelim… Kendimizi onların yerine koyalım… Ve bugün vicdanı kararan dünyaya vicdan, adalet şirazesi kayan insanlığa adalet mekanizması, umuda hasret halkların umudu olmaya aday Müslümanlar olarak sorumluluklarımızı yerine getirme mücadelesi içinde olmamız gerekirken ne durumda olduğumuzu, samimiyetimizi ve sadakatimizi gözden geçirelim, Peygamber'i ve kutlu yol arkadaşlarının hayat hikayelerini okuyup, üzerinde düşünüp dersler çıkaralım… Hayatımız anlam bulsun…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat