17. Yüzyıl Hollanda Resminde Portre

Stok Kodu:
9786052015551
Boyut:
20.00x26.00
Sayfa Sayısı:
308
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
Kuşe
Dili:
Türkçe
Kategori:
%15 indirimli
375,00
318,75
9786052015551
467531
17. Yüzyıl Hollanda Resminde Portre
17. Yüzyıl Hollanda Resminde Portre
318.75

İngilizce söylenişiyle “The Golden Age Of Painting/Resmin Altın Çağı” dendiği zaman, bundan yalnız ve sadece 17 yy. Hollanda resmi anlaşılır. Biraz olsun Sanat Tarihi ya da Sanat dünyasına aşina olan herkes bilir bu deyişi. Sadece sanat açısından değil, ama aynı zamanda ekonomik ve sosyal gelişme açısından 17. yy Hollanda'sı benzersiz bir yapı sergiler. Bu dönem Hollandası denizlerde İngiltere ile boy ölçüşebilir hale gelmiş, sömürge kaynaklarından akan gelirler aracılığıyla alabildiğine zenginleşmiş ve yoğun bir kültürel birikim düzeyine ulaşmıştır.

Ayrıca aynı Hollanda Avrupa'daki tüm devlet ve kuruluşlara oranla en “liberal” yapıyı temsil eder. Merkezi bir otoriteye bağlı olmaksızın gelişen belediye vb. gibi sivil kuruluşların yönetimindeki kent devletleri bu “liberal” ortamın doğmasında etkili bir rol oynamıştır. Ve işte bu sayededir ki,- Resmin Altın Çağın'nda her beş evden birinde mutlaka bir resim vardır. Gene bu sayede “dinsel ve tarihi konular” ve portre'nin yanı sıra, peyzaj enteriyor ve janr gibi resim türleri, birbirinden iyice ayrılan bağımsız ifade araçlarına dönüşmüştür.

Bu gelişmelere koşut olarak portre ve özellikle de grup portreciliğinin yaygın bir uygulama haline gelmesi tümüyle Hollanda sanatına “özgü” yeni bir yönelişi temsil eder. Rembrandt ve Frans Hals gibi ressamlar diğer ülkelerde örnekleri pek görülmeyen grup portreciliğinin en yetkin ustalarıdır. Öte yandan Holanda'nın kültürel ve sanatsal değerleri her şeyin üstünde tutan anlayış ve geleneği; Hollanda'nın Hitler Almanyası tarafından işgal edileceği anlaşılacağı zaman Hollandalıların para, mücevher ve altın gibi maddi değerleri değil de (bir örnek olsun diye veriyorum) Rembrandt'ın “Gece Nöbeti” gibi grup portreciliğinin doruk noktasını temsil eden başyapıtını saklamalarıyla sonuçlanmıştır.

Sözün özeti şudur ki; Ümran Aria'nın (o zamanki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi'nde benim yönlendirmemle gerçekleştirdiği “17. yy Hollanda Resminde Portre” başlıklı tez çalışması yukarıda sözünü ettiğim gelişmeleri, derinlemesine araştıran bu gelişmelerin biçimsel karşılıklarını analitik bir yaklaşımla çözümleyen ve değerlendiren “benzersiz” bir girişimdir ve bu çalışmanın ne Türk sanatında ne de Türk Sanat tarihinde bir benzeri daha vardır.

İngilizce söylenişiyle “The Golden Age Of Painting/Resmin Altın Çağı” dendiği zaman, bundan yalnız ve sadece 17 yy. Hollanda resmi anlaşılır. Biraz olsun Sanat Tarihi ya da Sanat dünyasına aşina olan herkes bilir bu deyişi. Sadece sanat açısından değil, ama aynı zamanda ekonomik ve sosyal gelişme açısından 17. yy Hollanda'sı benzersiz bir yapı sergiler. Bu dönem Hollandası denizlerde İngiltere ile boy ölçüşebilir hale gelmiş, sömürge kaynaklarından akan gelirler aracılığıyla alabildiğine zenginleşmiş ve yoğun bir kültürel birikim düzeyine ulaşmıştır.

Ayrıca aynı Hollanda Avrupa'daki tüm devlet ve kuruluşlara oranla en “liberal” yapıyı temsil eder. Merkezi bir otoriteye bağlı olmaksızın gelişen belediye vb. gibi sivil kuruluşların yönetimindeki kent devletleri bu “liberal” ortamın doğmasında etkili bir rol oynamıştır. Ve işte bu sayededir ki,- Resmin Altın Çağın'nda her beş evden birinde mutlaka bir resim vardır. Gene bu sayede “dinsel ve tarihi konular” ve portre'nin yanı sıra, peyzaj enteriyor ve janr gibi resim türleri, birbirinden iyice ayrılan bağımsız ifade araçlarına dönüşmüştür.

Bu gelişmelere koşut olarak portre ve özellikle de grup portreciliğinin yaygın bir uygulama haline gelmesi tümüyle Hollanda sanatına “özgü” yeni bir yönelişi temsil eder. Rembrandt ve Frans Hals gibi ressamlar diğer ülkelerde örnekleri pek görülmeyen grup portreciliğinin en yetkin ustalarıdır. Öte yandan Holanda'nın kültürel ve sanatsal değerleri her şeyin üstünde tutan anlayış ve geleneği; Hollanda'nın Hitler Almanyası tarafından işgal edileceği anlaşılacağı zaman Hollandalıların para, mücevher ve altın gibi maddi değerleri değil de (bir örnek olsun diye veriyorum) Rembrandt'ın “Gece Nöbeti” gibi grup portreciliğinin doruk noktasını temsil eden başyapıtını saklamalarıyla sonuçlanmıştır.

Sözün özeti şudur ki; Ümran Aria'nın (o zamanki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi'nde benim yönlendirmemle gerçekleştirdiği “17. yy Hollanda Resminde Portre” başlıklı tez çalışması yukarıda sözünü ettiğim gelişmeleri, derinlemesine araştıran bu gelişmelerin biçimsel karşılıklarını analitik bir yaklaşımla çözümleyen ve değerlendiren “benzersiz” bir girişimdir ve bu çalışmanın ne Türk sanatında ne de Türk Sanat tarihinde bir benzeri daha vardır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat