Babamla Bir Gün

Stok Kodu:
9786053067733
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
258
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
48,00
38,40
9786053067733
664429
Babamla Bir Gün
Babamla Bir Gün
38.40

“…Babam ‘dayan bakalım' dedi. Dayanıyordum zaten, hepimiz dayanıyorduk; küreklere de, soğuğa da, açlığa yokluğa, yoksulluğa da. Körük gibi işliyor, daralıp genişliyordu göğsüm; yüreğim kafesine sığmıyordu. Hep dayanıyorduk sıkıntılara, başa çıkamadığımıza, bize dayatılana, yalnızlıklara, sevgisizlere; gücümüz yettiğince direniyorduk. Dayanıyorduk dayanma gücümüzü, güzel günlerin geleceğine inancımızı yitirmeden, zedelemeden. Ama ben; aldırmadan değil, bilinçle dayanmak, direnmek istiyordum. Kendim için, bizim gibi ekmeğini taştan çamurdan çıkartanlar için, daha iyisini hak edenler için; ürkmeden, sabırla, ihanetlere inat, dilimde şarkılar, zorluklarla alay edercesine, tadına vararak yaşamın, denizin göğün maviliğinde çatlayan dudaklarıma aldırmadan, gücümü aşkla beslemeye çalışıyordum. Gerçeklerle yüzleşerek, fidan gibi fabrika kızlarının alınlarından damlayan terler için, sömürülenler için, şu bozuk düzende sönen ocaklar için, bekleyenlere zayıf bile olsa bir ışık çakmak için direnmek gerekir diye iç çekiyordum. Şunun şurasında ne kaldı ki; bahar için, bir iki ay içerisinde açtı açacak badem, erik çiçekleri için dayan. Bekleyenler, her an umutlarını tazeleyenler, yeni doğanlar, doymamışlar, yaşamamışlar için; sevinçleri acıların üzerine çıkarmak için dayan. Herkes bu güzellikleri yaşasın diye, martıların çığlıkları dinmesin diye dayan. Ellerim yüzüm buz kesse de, içimden fışkıran ateşle “dayan” dedim kendime; küreklere abandım, siyaladım. Iskarmozlar esnedi, babam yarıya kadar dolu kepçeyi teknenin küpeştesine doğru çekti…”

“…Babam ‘dayan bakalım' dedi. Dayanıyordum zaten, hepimiz dayanıyorduk; küreklere de, soğuğa da, açlığa yokluğa, yoksulluğa da. Körük gibi işliyor, daralıp genişliyordu göğsüm; yüreğim kafesine sığmıyordu. Hep dayanıyorduk sıkıntılara, başa çıkamadığımıza, bize dayatılana, yalnızlıklara, sevgisizlere; gücümüz yettiğince direniyorduk. Dayanıyorduk dayanma gücümüzü, güzel günlerin geleceğine inancımızı yitirmeden, zedelemeden. Ama ben; aldırmadan değil, bilinçle dayanmak, direnmek istiyordum. Kendim için, bizim gibi ekmeğini taştan çamurdan çıkartanlar için, daha iyisini hak edenler için; ürkmeden, sabırla, ihanetlere inat, dilimde şarkılar, zorluklarla alay edercesine, tadına vararak yaşamın, denizin göğün maviliğinde çatlayan dudaklarıma aldırmadan, gücümü aşkla beslemeye çalışıyordum. Gerçeklerle yüzleşerek, fidan gibi fabrika kızlarının alınlarından damlayan terler için, sömürülenler için, şu bozuk düzende sönen ocaklar için, bekleyenlere zayıf bile olsa bir ışık çakmak için direnmek gerekir diye iç çekiyordum. Şunun şurasında ne kaldı ki; bahar için, bir iki ay içerisinde açtı açacak badem, erik çiçekleri için dayan. Bekleyenler, her an umutlarını tazeleyenler, yeni doğanlar, doymamışlar, yaşamamışlar için; sevinçleri acıların üzerine çıkarmak için dayan. Herkes bu güzellikleri yaşasın diye, martıların çığlıkları dinmesin diye dayan. Ellerim yüzüm buz kesse de, içimden fışkıran ateşle “dayan” dedim kendime; küreklere abandım, siyaladım. Iskarmozlar esnedi, babam yarıya kadar dolu kepçeyi teknenin küpeştesine doğru çekti…”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat