Cevşen-i Kebir Allah (Celle Celalühü)'ın Bin İsmiyle Bilinen

Stok Kodu:
9786054530229
Boyut:
11.50x16.00
Sayfa Sayısı:
224
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe Arapça
%20 indirimli
40,00
32,00
9786054530229
522154
Cevşen-i Kebir
Cevşen-i Kebir Allah (Celle Celalühü)'ın Bin İsmiyle Bilinen
32.00

İsimli bu duayı okuyan için; Allah'tan başka kimsenin bilemediği birçok fayda, şan, şeref, bereket ve sayılamayacak kadar sevab vardır. Yüce Allah (celle celalühû)'tan, bunun gereği ile amel etmeye bizi muvaffak kılmasını niyaz eyleriz. Şüphesiz Yüce Allah (celle celâlühû) kullarına yakındır ve yapılan dualara cevap verendir. Ca‘fer-i Sadık (radiyallahü anh)'tan, onun babasından ve dedesi Hazret-i Ali bin Ebî Tâlib'in oğlu Hazret-i Hasan'ın (radiyallahü anh) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Ey oğlum! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın sırlarından bir sırrı sana öğreteyim mi? Uhud Gazası'nın sıcak bir gününde Resûlüllah'ın üzerinde ağır örme bir zırh vardı ve sıcaklığın şiddetinden ve zırhın ağırlığından dolayı onu taşımakta zorlanıyordu. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Ben başımı semaya kaldırdım ve sema kapılarının açılmış olduğunu gördüm. Cibrîl (aleyhisselâm) bir nur ile yanıma indi ve dedi ki: Ey Allah'ın Resûlü! Selam sana ya Resûlallah! Ben de, selam senin de üzerine olsun dedim. Kardeşim Cibril (aleyhisselam) devamla dedi ki: Allah ü Teala sana selam ediyor. Seni selamet ve ikramla muhafaza ediyor ve sana buyuruyor ki: “Zırhını çıkar ve şu duayı okuyuver. Artık sen onu okuyup, onu üzerinde taşıdığın zaman, seni bu zırhın korumasından daha iyi korur.”

İsimli bu duayı okuyan için; Allah'tan başka kimsenin bilemediği birçok fayda, şan, şeref, bereket ve sayılamayacak kadar sevab vardır. Yüce Allah (celle celalühû)'tan, bunun gereği ile amel etmeye bizi muvaffak kılmasını niyaz eyleriz. Şüphesiz Yüce Allah (celle celâlühû) kullarına yakındır ve yapılan dualara cevap verendir. Ca‘fer-i Sadık (radiyallahü anh)'tan, onun babasından ve dedesi Hazret-i Ali bin Ebî Tâlib'in oğlu Hazret-i Hasan'ın (radiyallahü anh) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Ey oğlum! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın sırlarından bir sırrı sana öğreteyim mi? Uhud Gazası'nın sıcak bir gününde Resûlüllah'ın üzerinde ağır örme bir zırh vardı ve sıcaklığın şiddetinden ve zırhın ağırlığından dolayı onu taşımakta zorlanıyordu. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Ben başımı semaya kaldırdım ve sema kapılarının açılmış olduğunu gördüm. Cibrîl (aleyhisselâm) bir nur ile yanıma indi ve dedi ki: Ey Allah'ın Resûlü! Selam sana ya Resûlallah! Ben de, selam senin de üzerine olsun dedim. Kardeşim Cibril (aleyhisselam) devamla dedi ki: Allah ü Teala sana selam ediyor. Seni selamet ve ikramla muhafaza ediyor ve sana buyuruyor ki: “Zırhını çıkar ve şu duayı okuyuver. Artık sen onu okuyup, onu üzerinde taşıdığın zaman, seni bu zırhın korumasından daha iyi korur.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat