Etikte Akıl ve Duygu Çatışması Akılcı Pespektif

Stok Kodu:
9786055936952
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
344
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2018-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%5 indirimli
90,00
85,50
9786055936952
554803
Etikte Akıl ve Duygu Çatışması
Etikte Akıl ve Duygu Çatışması Akılcı Pespektif
85.50

“Hangisini takip edeyim; aklımın söylediklerini mi, duygularımın taleplerini mi?”

Kritik kararlar karşısında bocalayan her insanın kendisine bir kez bile olsa sorduğuna tanık olduğumuz bir soru… Varoluş mecburiyetine maruz kalan kişinin benliğini kıskaca alan pratik çatışmalar ile kafasını fena halde yoran teorik paradokslar…

Dünya içinde deneyim depolamak üzere harekete geçen insan yolunun sanıldığı denli açık olmadığını sezince, sorularıyla, çelişkili söylemleriyle, kararsızlıklarıyla kendini aramaya çıkar. Gelgelelim çelişkilerin tetiklediği hiçbir arayışın akıbeti belli değildir. İnsan, bazen tanrısal yüzünü gösterip mucizeler yaratır, bazen de mucizevî bir şekilde, basit mi basit bir sorun karşısında eli kolu bağlı kalır.

İnsanlık tarihi, insanın bütün umutsuzlukları beyhude çıkaran büyüleyici başarılarına da, göz kamaştırıcı bir ışığın hiçbir sırrı görünür kılmadan sönüp gittiğine de çok tanık olmuştur. İnsanların dertlerine karşı kulakları aşırı hassas olan felsefe, uzun, çok uzun bir zamandır biraz değiştirdiği bu sorunun cevabının izini sürüyor. “Erdemin yolu nereden geçer; aklın buyruklarından mı, duyguların isteklerinden mi?”

Çelişkilere fazlasıyla maruz kalan insanın, çelişkileri dile getiren filozoflarla uğraşmasından daha hayırlı bir iş olamaz. Cevap bulunmalı. En azından aranmalı. Başkasının adına konuşmak olsa bile… Zira ancak böyle bir arayıştan sonra şu soruya karşılık verebiliriz: insan, kendi olanaklarının zenginliğinin kefaretini mi ödüyor, yoksa kendini bilmemenin sonuçlarına mı katlanıyor?

“Hangisini takip edeyim; aklımın söylediklerini mi, duygularımın taleplerini mi?”

Kritik kararlar karşısında bocalayan her insanın kendisine bir kez bile olsa sorduğuna tanık olduğumuz bir soru… Varoluş mecburiyetine maruz kalan kişinin benliğini kıskaca alan pratik çatışmalar ile kafasını fena halde yoran teorik paradokslar…

Dünya içinde deneyim depolamak üzere harekete geçen insan yolunun sanıldığı denli açık olmadığını sezince, sorularıyla, çelişkili söylemleriyle, kararsızlıklarıyla kendini aramaya çıkar. Gelgelelim çelişkilerin tetiklediği hiçbir arayışın akıbeti belli değildir. İnsan, bazen tanrısal yüzünü gösterip mucizeler yaratır, bazen de mucizevî bir şekilde, basit mi basit bir sorun karşısında eli kolu bağlı kalır.

İnsanlık tarihi, insanın bütün umutsuzlukları beyhude çıkaran büyüleyici başarılarına da, göz kamaştırıcı bir ışığın hiçbir sırrı görünür kılmadan sönüp gittiğine de çok tanık olmuştur. İnsanların dertlerine karşı kulakları aşırı hassas olan felsefe, uzun, çok uzun bir zamandır biraz değiştirdiği bu sorunun cevabının izini sürüyor. “Erdemin yolu nereden geçer; aklın buyruklarından mı, duyguların isteklerinden mi?”

Çelişkilere fazlasıyla maruz kalan insanın, çelişkileri dile getiren filozoflarla uğraşmasından daha hayırlı bir iş olamaz. Cevap bulunmalı. En azından aranmalı. Başkasının adına konuşmak olsa bile… Zira ancak böyle bir arayıştan sonra şu soruya karşılık verebiliriz: insan, kendi olanaklarının zenginliğinin kefaretini mi ödüyor, yoksa kendini bilmemenin sonuçlarına mı katlanıyor?

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat