Sözdizimi ve Anlambilim

Stok Kodu:
9789756329542
Boyut:
16.00x24.00
Sayfa Sayısı:
472
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2008
Çeviren:
Osman Güman
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Delalilü'l-İcaz
Kategori:
%20 indirimli
125,00
100,00
9789756329542
466530
Sözdizimi ve Anlambilim
Sözdizimi ve Anlambilim
100.00

Cürcânî (ö. 471/1078?) Delâilü'l-İ'câz adlı bu eseriyle, sonraları Me'ânî adını alacak olan Arapça Anlambilimini kurmuştur. Cürcânî, sözdizimini nahiv manalarını arayıp bulmak diye tanımlayarak eserin en esaslı bölümünü bunun uygulamasına ayırmıştır.

Eserde diyalog üslubunu tercih eden müellif, eserin genelinde sözdizimini lafızlarda arayan birileriyle kıyasıya tartışarak meramını ortaya koyar ve -yeri geldikçe görüleceği üzere- onların: Anlamlar artmaz, ancak lafızlar artar; Tek tek kelimelerde fesâhatten söz edilemez. Fesâhat, ancak kelimelerin birbirine eklenmesiyle ortaya çıkar; Üstünlük, lafzın sağlamlığı (cezâlet) ile olur gibi ifadelerine yer verir. Ancak tek bir yerde bile böyle söyleyen kişinin veya kişilerin kim olduğunu belirtmez. Kur'ân'ın mucize oluşunu sözdizimini kelimeler arasında nahiv kurallarının gerektirdiği anlamları ve anlam farklılıklarını arayıp bulmak diye tanımlar. Fâtiha sûresi üzerinde uygulamalı olarak verdiği bir örnekte kendisi, nahiv anlamları ifadesiyle kelimenin mübteda, haber, sıfat, bedel vs. olmasını kastettiğini açıkça söylemektedir.

İşte Cürcânî'nin, lafzın karşısına koyarak savunduğu anlam, kelimelerin sözdizimine girdikten sonra kazandığı nahiv kuralından çıkan anlamdır. Ona göre, bu anlamın yok sayılması hâlinde sırf lafızlar üzerinde düşünülerek bir sözdizimi yapılamaz.

Cürcânî (ö. 471/1078?) Delâilü'l-İ'câz adlı bu eseriyle, sonraları Me'ânî adını alacak olan Arapça Anlambilimini kurmuştur. Cürcânî, sözdizimini nahiv manalarını arayıp bulmak diye tanımlayarak eserin en esaslı bölümünü bunun uygulamasına ayırmıştır.

Eserde diyalog üslubunu tercih eden müellif, eserin genelinde sözdizimini lafızlarda arayan birileriyle kıyasıya tartışarak meramını ortaya koyar ve -yeri geldikçe görüleceği üzere- onların: Anlamlar artmaz, ancak lafızlar artar; Tek tek kelimelerde fesâhatten söz edilemez. Fesâhat, ancak kelimelerin birbirine eklenmesiyle ortaya çıkar; Üstünlük, lafzın sağlamlığı (cezâlet) ile olur gibi ifadelerine yer verir. Ancak tek bir yerde bile böyle söyleyen kişinin veya kişilerin kim olduğunu belirtmez. Kur'ân'ın mucize oluşunu sözdizimini kelimeler arasında nahiv kurallarının gerektirdiği anlamları ve anlam farklılıklarını arayıp bulmak diye tanımlar. Fâtiha sûresi üzerinde uygulamalı olarak verdiği bir örnekte kendisi, nahiv anlamları ifadesiyle kelimenin mübteda, haber, sıfat, bedel vs. olmasını kastettiğini açıkça söylemektedir.

İşte Cürcânî'nin, lafzın karşısına koyarak savunduğu anlam, kelimelerin sözdizimine girdikten sonra kazandığı nahiv kuralından çıkan anlamdır. Ona göre, bu anlamın yok sayılması hâlinde sırf lafızlar üzerinde düşünülerek bir sözdizimi yapılamaz.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat