Bilim ve İktidar

Stok Kodu:
9789756665435
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
168
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
30,00
24,00
9789756665435
525535
Bilim ve İktidar
Bilim ve İktidar
24.00

Düşünce tarihimizi ve bunun bir kısmı olan bilim tarihimizi, geçmişin iyi-kötü belirgin bir resmini sunacak bir paradigma üzerinden okumaksızın tam olarak anlamak mümkün değildir.

Bugüne kadar ya belirgin bir paradigma teşkil edilmemiş [bunun için hiç uğraşılmamış] ya da geçmiş, “Türk Tarih Tezi” ve “Türk-İslam Sentezi” olarak adlandırılan kimlik temelli ideolojiler üzerinden okunmaya çalışılmıştır.

Hiç şüphe yoktur ki bu türden okuma denemeleri, bazı yönlerden yararlı olmuştur; ama geçmişin hakikate uygun bir resminin teşkil edilmesini de engellemiştir.

En kayda değer paradigmalar, kanaatime göre Weberci ve Marxçı sosyolojik okumalardır; çünkü bu okumalar, bilgiyi toplumsal bir temele dayandırarak anlamlandırmaya çalıştıkları için tarihsel edimleri yönlendiren sebep-sonuç ilişkilerinin anlaşılmasına nisbi de olsa bir miktar ışık tutmayı başarmıştır; ancak bunlar da, bana göre temel çelişkiyi göremedikleri ve meseleyi çok-yönlü incelemedikleri için, [Ülgener ve Berkes gibi birkaç yetenekli sosyolog tarafından dile getirilmiş olsalar da] yeterince başarılı olamamışlardır.

Benim önereceğim paradigma “Asal Çelişki” adını almaktadır ve hem geçmişi hem de günümüzü daha isabetli bir biçimde anlama ve anlamlandırma imkanı sunmaktadır.

Düşünce tarihimizi ve bunun bir kısmı olan bilim tarihimizi, geçmişin iyi-kötü belirgin bir resmini sunacak bir paradigma üzerinden okumaksızın tam olarak anlamak mümkün değildir.

Bugüne kadar ya belirgin bir paradigma teşkil edilmemiş [bunun için hiç uğraşılmamış] ya da geçmiş, “Türk Tarih Tezi” ve “Türk-İslam Sentezi” olarak adlandırılan kimlik temelli ideolojiler üzerinden okunmaya çalışılmıştır.

Hiç şüphe yoktur ki bu türden okuma denemeleri, bazı yönlerden yararlı olmuştur; ama geçmişin hakikate uygun bir resminin teşkil edilmesini de engellemiştir.

En kayda değer paradigmalar, kanaatime göre Weberci ve Marxçı sosyolojik okumalardır; çünkü bu okumalar, bilgiyi toplumsal bir temele dayandırarak anlamlandırmaya çalıştıkları için tarihsel edimleri yönlendiren sebep-sonuç ilişkilerinin anlaşılmasına nisbi de olsa bir miktar ışık tutmayı başarmıştır; ancak bunlar da, bana göre temel çelişkiyi göremedikleri ve meseleyi çok-yönlü incelemedikleri için, [Ülgener ve Berkes gibi birkaç yetenekli sosyolog tarafından dile getirilmiş olsalar da] yeterince başarılı olamamışlardır.

Benim önereceğim paradigma “Asal Çelişki” adını almaktadır ve hem geçmişi hem de günümüzü daha isabetli bir biçimde anlama ve anlamlandırma imkanı sunmaktadır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat